Bizi Yoksullaştıran Yanlış Harcama Alışkanlıkları
Hayatınızda hiç zengin olmak için ne yapmalıyım sorusu sordunuz mu? Bu soru birçok farklı cevabı içerir. Zengin olmak için birçok yol vardır. Ancak işin gerçek kısmı eğer bir peri masalında yaşamıyorsanız bir anda kolay yoldan zengin olmak oldukça zordur. Zengin olmak, iyi fikirleri hayata geçirmeyi, yatırımlar yapmayı, biriktirmeyi ve doğru zamanda doğru şeye harcamayı, tasarrufu ve riski içeren uzun bir yoldur.
Zengin olmak için ne yapmalıyım sorusuna daha basit bir cevap vermemiz gerekirse “kazandığından daha az harcamak ve mümkün olduğu kadar çok para biriktirmektir” (1)
Zenginlik sadece daha çok para kazanmakla ilgili değildir. Aynı zamanda paramızı neye harcadığımız, gelir ve giderlerimiz arasındaki denge ile ilgilidir. Bu da bizi tasarruf etme ve paramızı doğru şekilde harcama arayışlarına götürür.
Kazandığımızdan daha az harcamak ve birikim yapmak için öncelikle paramızı nelere harcadığımızı belirlememiz gerekir. Harcadığımız şeylerin ne kadarına ihtiyacımız olduğu bulmamız gereken diğer konudur. Günümüzde ihtiyacımız olan ile olmayanı ayırt etmek oldukça zordur. Reklam ve pazarlama endüstrileri bizlere her gün yeni sayısız ihtiyaçlar yaratır. Elimizde mevcut olan ürünler bile bir süre sonra yeniden satın alınması gereken bir ihtiyaca dönüşür. Sürekli yeni bir hizmete, telefona, farklı renk bir cekete, üst model arabaya, yeni bir süpürgeye.. ihtiyaç duyarız. Bu durumda paramızı ihtiyaçlarımız için mi harcıyoruz sorusu bir kafa karışıklığına dönüşür. Çünkü neye ihtiyacımız olduğuna biz değil popüler pazarlama kampanyaları belirler.
Hala kendinize zengin olmak için ne yapmalıyım? diye soruyorsanız nelere neden harcama yaptığınızı ve bu harcamalardan vazgeçmeye ne kadar hevesli olduğunuzu bulmalısınız. Bunun için bizleri yanlış harcama davranışlarına götüren kalıpları inceleyeceğiz.
DİDEROT ETKİSİ– ASLINDA HER ŞEY UYUMLU OLMAK ZORUNDA DEĞİL
Diderot etkisi, temelinde yeni ve eski arasındaki uyumsuzluğun kapatılması için yapılan harcamaları içerir. Örneğin bir halı görüp çok beğendiniz ve satın aldınız. Evinize yerleştirdiğinizde birdenbire perdelerle uyumsuzluğu gözünüze çarpar. Bu uyumsuzluğu ne kadar görmezden gelmeye çalışsanız da başaramazsınız. Bunun sonucunda halıya uyumlu yeni perdeler alırsınız. Bu kez bir süre sonra evinizdeki koltuk takımı gözünüze oldukça eski ve uyumsuz görünür. Bu uyumsuzluğu gidermek için bir koltuk takımı arayışına girersiniz. Bu durum odadaki tüm eşyalar değişene kadar devam eder.
Daha sonra tüm odayı değiştirseniz de evin diğer odalarıyla uyumsuzluğu daha çarpıcı hale gelir. Ancak ne yaparsanız yapın tamamen uyumu yakalayamazsınız. Aldığınız her nesne eski ile yeni arasındaki uyumsuzluğu daha çarpıcı hale getirecektir. Bu durumda sonsuz tüketim döngüsüne kaçınılmazdır. Çünkü yeni alınan her nesne öncekilerin daha eski ve daha uyumsuz görünmesine neden olur. Bu etki hayatınızda aklınıza gelen her alanda kendini gösterir. Bir kıyafet alırken de basit bir tabak, bardak alırken de uyumu yakalamaya çalışırız.
Kavram ismini Fransız filozof Denis Diderot’un eski sabahlığım için pişmanlıklar isimli yazısından almıştır. 1700’lü yıllarda yaşayan Diderot oldukça kötü yaşam koşullarında yaşamıştır.Ancak yoksulluğa rağmen dönemin en önemli ansiklobesi Encyclopédie’nin kurucularından biri olmuştur. Diderot ekonomik durumu iyi olmadığı için kütüphaneyi işletmekte zorlanmıştır. Dönemin Rus imparatoriçesi bir süre sonra durumdan haberdar olmuş ve Diderot’a çalışmalarını yürütmesi ve kütüphaneyi işletmeye devam etmesi için yardım etmiştir. Kütüphanesini satın almış ve ona birkaç yıllık maaşını vermiş ve kütüphanesinde çalışmaya devam ettirmiştir.
Diderot böylece hayatı boyunca kazanamadığı servete bir anda sahip olmuştur. Eline geçen büyük miktar ile daha önce sahip olmayacağı birçok şeyi satın alma imkanına kavuşmuştur. Bunlardan biri de daha önce görüp beğendiği ve sadece bakmakla yetindiği pahalı bir sabahlıktır. Bir gün çok beğendiği pahalı kırmızı sabahlığı satın aldı.
O günden sonra hayatı tekrar yoksulluğa dönüşecek şekilde değişti. Yeni aldığı bu kırmızı parlak sabahlık evindeki eski eşyalarıyla öylesine uyumsuzdu ki.. Diderot bu uyumsuzluğu kapatmak için yeni eşyalar almaya başladı. Aldığı her yeni eşya, eskisiyle olan uyumsuzluğu daha görünür hale getiriyordu. Bir süre sonra evindeki tüm eşyalar yenilenmiş ve Diderot’un tüm parasını bitmişti. Bunun üzerine “eski sabahlığım için pişmanlık” adlı bir yazdı. Ve şu sözleri söyledi: “eski sabahlığımın efendisiyken yenisinin kölesi oldum” (2)
Dideretot’un o dönemde başına gelenler günümüzde herkesin yaşadığı bir duruma dönüştü. Yeni olanın çabucak eskidiği tüketim kültürünün hayatımıza egemen olması bizleri bir tüketim sarmalına hapsetmiştir. Sürekli yeni şeyler satın aldık, aldığımız her yeni şeyle uyumlu farklı yeni şeyler almaya başladık. Aldığımız her elbiseye uygun çanta, çantaya uygun ayakkabı, bunlara uygun aksesuarlar..
Bu tüketim sarmalından çıkmak oldukça zordur. Ancak satın aldığımız her şeyin birbiri ile uyumlu olması gerektiği fikrini benimsersek bu tüketimden döngüsüne hapsolabiliriz.
Satın aldığınız nesneler arasında uyum yakalamak için ne kadar harcadığınızı düşünün. Bu harcamalar size bir tatmin getiriyor mu yoksa daha fazla satın alma ihtiyacını mı tetikliyor? zengin olmak için ne yapmalıyım? diye soruyorsanız. Bu sorulara cevap bulmak, para biriktirmek ve tasarruf etmek için iyi bir başlangıç olabilir.
LATTE ETKİSİ– ÖNEMSEMEDİĞİMİZ KÜÇÜK HARCAMALARIN BİZE VERDİĞİ DERS
Latte etkisi, David Bach tarafından ortaya çıkarılmış iktisat temelli bir yaklaşımdır. Temelde harcama yaptığımız basit şeylerle ilgilidir. İhtiyaçlarımızdan öte çoğunlukla keyfidi harcamalardır. O ürünü veya hizmeti satın almadığımızda hayatımızda önemli bir değişiklik olmaz. Ancak satın almadığımız her ürün miktarını belirli bir hesapta beklettiğimizde işler değişir. Uzun vadede önemli bir miktarın biriktiğini görürüz. Kavramı ortaya çıkaran David Bach buna latte demiştir. Hergün bir kahve satın alan birinin bu kahveye almak yerine kahve ücretini belirli bir hesaba aktardığında ne kadar kar elde edebileceği üzerine odaklanmıştır.
Sıklıkla satın aldığınız ancak almasanız da hayatınızda önemli bir değişim olmayacak şeyleri düşünün. Bu bir kahve de olabilir belirli periyotlarda ödeme yaptığımız bir hizmet de olabilir. Bu şeylere ödediğimiz ekonomik durumumuzu etkileyecek seviyede olmadığı için çok gözümüze çarpmaz. Ancak para biriktirmek ve tasarruf etmek istiyorsak bu küçük harcamaların etkisi sandığımızdan büyük olabilir.
ZÜPPE ETKİSİ– ÖZEL HİSSETMEK BU KADAR PAHALI DEĞİL
Zübbe etkisi (snob etkisi), ekonomi temelli bir yaklaşımdır. Ancak psikoloji olarak insanların kendileri özel hissetme istediğinden gelir. Statü ile yakından ilgilidir. Tarihsel süreç boyunca statü belirli makama, belirli insanlara ve çeşitli nesnelere bağlı olmuştur. Günümüzde yüksek statüye sahip olmak için en kestirme yollardan biri de bazı nesnelere veya hizmetlere sahip olmaktan geçer. Bunlar lüks arabalar olabileceği gibi bir saat, çanta türünde basit ürünler de olabilir. Ancak yüksek statü herkesin kolaylıkla sahip olamayacağı şeyleri içerir. Eğer bir ürün herkes tarafından alınabiliyorsa bu durumda züppe etkisi görülür. Yani herkesin satın aldığı ürün tercih edilmez. Bunun yerine piyasada daha az bulunan, toplumdaki büyük çoğunluğun ulaşamayacağı daha pahalı ürünler tercih edilir.
Herkesin kendini özel hissetmek istediği zamanlar olur. Böyle zamanlarda kendimizi iyi hissetmek ve motivasyonumuzu artırmak için her zaman yapmadığımız harcamaları yapmak doğal karşılanır. Ancak satın aldığımız her ürün bir statü gösterme aracına dönüşüyorsa gelir ve giderlerimiz arasındaki denge bozulur. Bu durumda tasarruf ve birikim yapmaktan uzaklaşırız.
TUZAK ETKİSİ– DİKKAT TUZAĞA DÜŞMEYİN
Tuzak etkisi bir şey satın alırken tercihlerimize biz farkında olmadan müdahale edilmesidir. Birçok sektör bu etkiden yararlanır. Seçenek sayısını artırmak ve tüketicilere daha yüksek fiyatlı ürünü aldırmanın daha cazip gösterilmesidir. En basit örneğini bir kahve veya içecek alırken görürüz. Örneğin En küçük boy ile orta boy arasında 3 tl fark olduğunu düşünelim. Orta boy ile büyük boy arasında ise 1 tl fark vardır. Bu durumda tüketiciler orta ve küçük boy arasında seçim yapmak yerine orta ve büyük boy arasında seçim yaparak daha harcamalarını daha cazip hale getirdiklerini düşünür.
Bu size cazip görünen küçük fiyat farkları gün sonunda birikiyor. Cebinizden sandığınızdan daha fazla miktar çıktığını görüyorsunuz. Peki aynı tüketim alışkanlıklarına devam eden biri bir ayda, bir yılda ne kadar parasını gereksiz yere harcamış olur. Zengin olmak için ne yapmalıyım? diye soruyorsanız tüm bu yanlış harcama alışkanlıklarını fark etmek ve önlem almak para biriktirmemize ve tasarruf etmemize yardımcı olacaktır.